5 Haziran 2012 Salı

Aziz Nesin

     Ahh Aziz'im..

  Çoğu insanımızın "Türk milletinin yüzde altmışı aptaldır." cümlesiyle aklına geldiği tiyatro, şiir, öykü, roman yazarımız. Okuduğum kitabından yapacağım alıntıları bloğuma fazla geciktirmeden yazma gereği duyuyorum. Bununla beraber Aziz Nesin'i ayrıntılarıyla araştırıyorum ve hakkında edindiğim bilgilerle kendisine olan hayranlığım biraz daha artmış bulunuyor. Aziz Nesin'in hayatına, kişiliğine geçmeden önce en cahil kesimin bile bildiği şu sözü neden ve nasıl söylediğine değinmek istiyorum. Ben de yazacağım bu yazı sayesinde öğrenmiş oldum.
   İnternette bu konu hakkında araştırma yaparken "Aziz Nesin o sözü ne zaman ve nasıl söyledi" başlıklı bir haber gözüme çarptı . İşte o haber;

  Aziz Nesin’in yaklaşık 20 yıldır tartışılan... “Türklerin yüzde 60’ı aptaldır” çıkışı... Yine 1982 Anayasa Referandumu’na dayanır. Tıpkı Müjdat Gezen’in yıllar sonra anlattığı gibi:
“İzmir Torba’da şenlik vardı, İlhan Selçuk ve Aziz Nesin’le birlikte bir panele katılmıştık. Panelin konusu mizahtı. Birisi kalktı ‘Nasrettin Hoca’nın torunları olarak zeki insanlarız değil mi?” diye sordu Aziz Nesin’e. O da ‘Yüzde 60’ı aptaldır’ dedi. Herkes alkışladı. Sonra kuliste kendisine sordum neden böyle bir şey söylediğini. O da ‘Evladım, yüzde 92 diyecektim dilim varmadı’ dedi. O zaman referandum yapılmıştı ve oy verenlerin yüzde 92’si Kenan Evren’e oy vermişti. Bu söz oradan kaldı.”

  Bir diğer karşılaştığım dergi yazısında da şunlar söylenmiş;

 "Aziz Nesin'i bu tartışmalara konu etmeden önce Türk halkı ile ilgili söylemiş olduğu talihsiz sözlerin ardındaki gerekçeleri bilmek gerekir. Bunu bilmeden salt bir millete hakaret olarak algılamak ve bu yönde kullanmak hem Aziz Nesin'e hem de Türk vatandaşlarına gerçekten hakarettir. Aziz Nesin, bu sözü söylemesinin üzerinden uzun bir süre geçtikten sonra sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve aslında anlatmak istediklerinin çok farklı bir şey olduğunu açıklamaya çalışmıştı. Ne söylemek istediğini kısaca özetleyelim.
  Aziz Nesin Türklerin bilinçli olarak aptallaştırılmaya çalışıldığını iddia etmişti. Bu savını da şu gerekçelere dayandırıyordu: Türk halkı yıllardır kötü yönetimler nedeniyle sürekli ekonomik sıkıntılar içerisinde yaşamaya mahkûm bırakılmıştır. İnsanların öncelikleri her zaman için geçim sıkıntısı olmuştur. Bu sıkıntı içinde yaşamaya çalışan insanlar, çocukları için asla yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme imkânı sağlayamamıştır. Bugün ilkokullardaki çocuklara bile dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemi anlatılırken halkın büyük bir bölümü sabah kahvaltısında çocuğuna yeterli gıdayı sağlayamamaktadır. Oysaki gelişme çağındaki çocukların sadece fiziksel değil zihinsel gelişmeleri için de birçok gıda maddesine ihtiyaçları vardır. İşte Aziz Nesin buradan yola çıkarak Türk çocuklarının en basitinden günün en önemli öğünü olduğu söylenen kahvaltılarda süt, yumurta, peynir, zeytin gibi temel maddelerden uzak kaldığını ve bu yiyeceklerden mahrum kalan çocuklarının hem fiziksel hem de zeka anlamında gelişimlerini tamamlayamadıklarını dile getirmiş ve “Türkler bilinçli olarak aptallaştırılıyor” demek istemiştir. Her fırsatta geleceğimiz olduklarını söylediğimiz çocukların nasıl ve ne koşullar altında büyütüldüğünü düşündüğümüzde bu söylemin çok da haksız olduğunu sanmıyorum. Şu anda bu yazıyı okuyan ve büyük şehirlerde yaşayan herkes kendi çevresine bakarak bu savın yanlış olduğunu düşünebilir. Ancak bu sav gerek Anadolu’nun gerekse büyük şehirlerin varoş tabir edilen gecekondu semtlerinde yokluk içerisinde yetişen çocuklarımız için geçerliliğini korumaktadır."
   İşin aslı nedir o anda ne düşünerek söylemiştir bilemiyoruz. Kimisine göre az bile söylemiştir kimisine göre böyle birşey söylediği için vatan hainidir. Hatta Atatürk'ün "Türk milleti zekidir." sözüyle kıyaslayanlar bile var. Maalesef işin magazin kısmıyla ilgilenmek herzaman kolayımıza gidiyor. Eserleriyle (Türkçe'den yabancı dillere eserleri en çok çevrilen 4.yazarımızdır), çalışkanlığıyla, kimsesiz çocuklar için kurduğu Nesin Vakfı'yla konuşacağımız Aziz'imizi böyle söylediği tek bir cümleyle yargılıyor, aşağılıyor, eleştiriyor ve daha nicesini yapıyoruz. Kim ne derse desin Aziz Nesin bu ülkenin en değerli en cesur yazarlarından biriydi. Çağdaş Türk Mizah Edebiyat'ının en büyük ustasıydı. Gerek toplumsal ve siyasal yergi, eleştiri yazılarıyla gerek kendini topluma karşı sorumlu olarak hissettiği için yaşadığı olayları, gözlemlediği insanları, toplumdaki yaraları objektif bir biçimde ustaca kaleme almasıyla 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' kafasındaki diğer aydınlardan ayrılıyordu.

ÇOCUKLARIMA


Diyelim ıslık çalacaksın ıslık  Sen ıslık çalınca  Ne ıslık çalıyor diye şaşacak herkes  Kimse çalmamalı senin gibi güzel  Örnegin kıyıya çarpan dalgaları sayacaksın  Senden önce kimse saymamış olmalı  Senin saydığın gibi doğru ve güzel  Hem dalgaları hem saymasını severek  De ki sinek avlıyorsun sinek  En usta sinek avcısı olmalısın  Dünya sinek avcıları örgütünde yerin başta  Örgüt yoksa seninle başlamalı  Diyelim zindana düştün bir ip al  Görmediğin yıldızları diz ipe bir bir  Sonra yıldızlardan kolyeyi  Düşlemindeki sevgilinin boynuna geçir  Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun  Düşün düşünebildiğince üç boyutlu  Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya  Sanki senden önce düşünen hiç olmamış  Dalga mı geçiyor düşler mi kuruyorsun  Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum  Düşlerini som somut görüp şaşsınlar  Böyle dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler  Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum  Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz  De ki bütün işe yarayanlar  İşe yaramaz sanılanlardan çıkar

   Aziz Nesin'in hayatını ve kitabından yapacağım alıntıyı bir diğer yazımda paylaşacağım. Çünkü bildiğiniz gibi Aziz Nesin bir blog yazısına sığacak biri değildir..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder