Asıl adı Mehmet Nusret olan Aziz Nesin, 1915 yılında Heybeliada'da dünyaya geldi. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Aziz Nesin'in babasının adı Abdülaziz, annesinin adı Hanife'dir. Aziz Nesin’in annesi Hanife Hanım; sesi, yüzü, huyu ve okuma yazma bilmemesine rağmen söyleşmesiyle her bakımdan hoş, ince duygulu ve sağduyusu olan bir kadındır. Babası Abdülaziz Bey ise merhametli ama çok sinirli, hiddetli, kıskanç, coşkun bir insandır. Abdülaziz Bey, eşi Hanife Hanım’ı çok sever ancak sinirli bir yapıya sahip olduğu için zaman zaman ona kötü davranır. Gösterdiği her kötü davranıştan sonra, büyük pişmanlık duyar ama bunu da açığa vurmayı kendine yediremez. Abdülaziz Bey, evlilikleri boyunca eşine iki kez el kaldırmıştır. Bu olaylardan bir tanesi yazarın gözü önünde gerçekleşir ve ruhunda derin iz bırakır. Bu olayı Aziz Nesin'in açıklamasından okuyalım;
“Annem kara bir çarşaf içinde sokağa çıkardı. Sık dokulu kara peçesini hiç kaldırmazdı yüzünden. Babamla birlikte sokağa çıkarlarsa ki pek seyrek olurdu, yan yana yürümezlerdi; (…) Annem, yemeni oyası işlediği renkli iplik kukalarından alacak. Pazar girişindeki dükkânlardan birine girdi, beni elimden tutuyor. Babam da arkamızda. Tuhafiyeci ya Rum ya Yahudi… Annem istediği şeyi söyledi. Satıcı camekândaki kukaları gösterdi. Dükkânın içi loş. Annem eğildi, sık dokulu peçe altından iyice göremediği için, eliyle peçesini aralayıp öyle baktı cam altındaki kukalara… İşte annemin suçu bu. Nasıl bir yabancı erkeğin yanında peçesini açar? Hem de Müslüman olmayan bir yabancının yanında… Oysa annem peçesini eliyle aralayıp eğilmiş, kukaya bakmıştı. İşte bu suçu yüzünden annemi dövdü babam.”
“Mustafa Kemal, Ulusal Kurtuluş Savaşı başlamadan önce halka bildirisinde Makam-ı Hilafeti düşman işgalinden tahlis amacı güttüğünü söylemişti. Babam gibi pek çokları da Hilafeti, halifeyi kurtarmak için savaşa katılmışlardı. Savaştan sonra kurtarmak istedikleri hilafet tümüyle ülkeden kovulunca aldatıldıkları kanısına varmışlardı."
Nesin, eylemleri sonucunda komünizm propagandası yapmaktan birçok kez yargılanmıştır. Ancak TKP bünyesi içinde de yer almamıştır. Ayşe Şule Süzük 'Akıntıya Karşı Aziz Nesin' kitabında bu konuya dair şunları söylemiştir: “Benim bildiğim kadarıyla Aziz hiçbir zaman Türkiye Komünist Parti’li olmadı ve devamlı TKP’lilerle karşı oldu. Fakat aslında ileri devrimci çizgiye zaman zaman ters düşse de o bir nevi içgüdüsel olarak, doğru yolda bir takım yayınlar yaptı. Muhalefet etti, iktidara, o günkü faşist iktidara ciddi muhalafet yaptı yazılarıyla”. Aziz Nesin’in sol düşünceye yakınlığı tartışılmaz olsa da ne sol ne de sağ onun eylemlerinin yanında olmuştur. Sağ kesim tarafından komünistlikle suçlanan Nesin, sol kesim tarafından da polislikle suçlanmıştır.
Nesin etkinlik alanını genişletmiş, genişlettikçe daha büyük işlere girişmiştir. Popüler bir yazar olmayı başaran Nesin, etki alanının kendisine bir güç sunduğunu görmüş ve bu gücü kullanmayı hiç reddetmemiştir. Örneğin Türkiye solunun büyük bir kesimi ve aydını için tartışılmaz bir genel kabul gören “Alevilik güzellemesi”, Nesin tarafından sorgulanmıştır. Sivas Katliamı’nın bir gün öncesinde Aziz Nesin kendisini izleyen geniş Alevi topluluğa: “Beş yüzyıl öncesinin değerlerine, isimlerine tapmaya utanmıyor musunuz!” diye kızmakta ve alkışlanmaktadır. Aydın olmak bir adım önde olmaktır. Toplumun önünde olmak, onu ileriye çekme çabasıdır. Ve bu çoğu zaman halkı eleştirmek, pek çok örnekte onun için ama ona rağmen düşünmek ve ona yönelmek demektir.
Sivas Katliamıyla ilgili belgesel 7'şer dakikalık 6 video şeklinde aşağıda bulunmaktadır. İzleyin..
İnternette bulduğum "Sivas Üzerine" yazısı,
"Yanıt verilmesi gereken bir diğer konu ise, Sivas Katliamı üzerinden Aziz Nesin’e yöneltilen suçlamalar. Türkiye kapitalizmi, Sivas’taki katilleri kışkırttığı iddiasıyla Nesin’i idamla yargılarken, bir grup “aydın”, Zeynep Oral’ın çok güzel ifadesiyle, “o ama sözcüğü ile” Nesin’e saldırıp katliamda yitirdiğimiz aydınlarımıza, sanatçılarımıza, ilerici tüm insanlara hakaret etmiştir!
Bu “ama” tavrını, Barış Pirhasan’ın röportajında görmek mümkün.
Aziz Nesin’i suçlamak gerekmiyor, Sivas Katliamı’nı sadece Aziz Nesin’i susturma operasyonu olarak okumak ciddi bir siyasi darlığın ürünü olduğu kadar, kötü niyet ifadesidir. Bu yorum, her şey bir tarafa, Birinci Paylaşım Savaşı’nı Sırbistan Prensi’nin öldürülmesi ile açıklamak kadar abestir!
Bu sayfalarda bir kez daha hatırlatmak, hatırlamak gerekiyor. Sivas bir meydan okumadır! Türkiye’de gericiliğin, 12 Eylül faşizminin beslemesi olan ve misyonunun ötesine taşarak iktidara yüzünü çeviren yobazlığın, önündeki gerçek engeli, Türkiye solunu sindirme girişimidir. Katilleri harekete geçiren ise solun yaydığı aydınlıktan duydukları korkudur!
Gericiliğin her geçen gün etkinlik alanını genişlettiğini ve Türkiye insanını karanlığıyla kuşattığını ilk sezenlerden biri Aziz Nesin’dir. Nesin’in Şeytan Ayetleri’nin yayımlanmasında somutlanan, ama ona indirgenemeyecek olan laikliği tartışma ve tamamlanamamış bir hesaplaşmayı tamamlama, gericilikle hesaplaşma ve bu mücadeleyi geniş kitleleri de arkasına alarak örgütleme girişimi, gericiliğin ve Türkiye sermayesinin gericilik üzerinden kurduğu planları bozmaya yönelmiş ve gerek düzeni gerekse çıkar peşindeki gericiliği korkutmuştur. O görüntülerde, “Allahuekber” diye haykıran kitlenin acizliğini ve yaptıkları açıklamalarla taraflarını ve süreçte oynadıkları rolü belgeleyen siyasilerin katliamı onaylayan yaklaşımlarını fark etmemek mümkün değildir.
Gericilik ilerleyen süreçte genişlettiği kuşatmasını, bugün de yeni araçlarla sürdürmektedir.
Aziz Nesin, bize hesaplaşmanın bitmediğini hatırlatmaktadır!"
SİVAS ACISI
Ben tanırım
Bu bulut bizim oranın bulutu
Hemşeriyiz ne de olsa
Benim için kalkmış ta Sivas'tan gelmiş
Yurdumun bulutu
Başımın üstünde yeri var
Ben bilirim
Bu rüzgar bizim oranın rüzgarı
Hemşerimiz ne de olsa
Benim için kopup gelmiş yayladan
Yurdumun rüzgarı
Kurutsun diye akan kanlarımı
Ben anlarım
Bu acı bizim ora işi, hançer acısı
Bir ülkedeniz ne de olsa
Aynı dili konuşsak da
Anlamayız birbirimizi
Hançerin nakışı
Tanıdım acısından, Sivas işi
Ben duyarım, duyumsarım
Bizim oranın sızısı bu
Binip kara bir buluta Sivas ilinden
Sivas rüzgarında uçup gelmiş
Helallik dilemeye
Ey yüreğimin onmaz acıları
Ey beynimin dinmez sancıları
Suç ne bende, ne de sende
Ne de olsa yurttaşımsın
Kapalı da olsa bütün vicdan kapıları yüzüme
Bilmelisin, bir yerin var can evimde
Bu bulut bizim oranın bulutu
Hemşeriyiz ne de olsa
Benim için kalkmış ta Sivas'tan gelmiş
Yurdumun bulutu
Başımın üstünde yeri var
Ben bilirim
Bu rüzgar bizim oranın rüzgarı
Hemşerimiz ne de olsa
Benim için kopup gelmiş yayladan
Yurdumun rüzgarı
Kurutsun diye akan kanlarımı
Ben anlarım
Bu acı bizim ora işi, hançer acısı
Bir ülkedeniz ne de olsa
Aynı dili konuşsak da
Anlamayız birbirimizi
Hançerin nakışı
Tanıdım acısından, Sivas işi
Ben duyarım, duyumsarım
Bizim oranın sızısı bu
Binip kara bir buluta Sivas ilinden
Sivas rüzgarında uçup gelmiş
Helallik dilemeye
Ey yüreğimin onmaz acıları
Ey beynimin dinmez sancıları
Suç ne bende, ne de sende
Ne de olsa yurttaşımsın
Kapalı da olsa bütün vicdan kapıları yüzüme
Bilmelisin, bir yerin var can evimde
Aziz Nesin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder